Pazar, Haziran 25, 2006

Çok korkuyorum ben kanat sesinden

Bugün çok fena uyandım...
Allahım o ses... Bir çift kanat sesi... pır pır pır... çok korkuyorum ben kanat sesinden.
Hemen aklıma 6 sene evvel ki odanın içinde bir çift kanat sesiyle uyandığımız gün geldi. Yorganı kafamıza çekip sesin bitmesini beklemiştik. Ses bittiğinde oh kuş gitti diye sevinip iki gün sonra odada ki fena bir ölü kuş kokusuyla tekrar uyanmıştık...
Bu sabah aynı sesle uyandım.
İlk önce kafama yorganı çekip kurtulurum sandım ama sonra aklım başıma geldi... Odanın içinde pır pır uçan siyah kuşu takibe aldım. İlk önce çiçek sulayacağının içine kafasını soktu... Demek susamış dedim... Ama çiçek sulayacağının içinde su yoktu ki bu sabah... kanatlar pır pır devam ediyor çırpmaya... Benim o sırada miğdem alt üst oluyor... Bir kanat sesi iki hop hop miğdemde... Salak kuş bu sefer yere indi, uçamıyor bir türlü...Uçsana be... Hemen hochbet'imden aşağı uçtum paldır küldür nereye gidiyor bu çocuk diye... Sonra bir hamle, hooop kaloriferin arkasına düştü... Ve tam o sırada ben kendimden geçtim.
Koşa koşa mutfağa... Günaydınsız bir koş çabuk Johannes çığlığı... Panik anlarımda almanca konuşamadığımı bir kez daha anlamış oldum. Koştu. Baktı. O da korktu galiba. Kim...Kiiiiiiiiiiim!
Kim ile Janina geldi odaya, biri gecelikli biri donlu... sabahın dokuzu, benim oda da şenlik alayı.
Öldü mü acaba diye tırnaklarımı yiyip odanın kalorifere en uzak köşesine sindim. Jani siyah çocuğu eline aldı... Bak ne şirin... Gerçekten şirindi... Küçücük ağzı sonuna kadar açıktı ve ölmemişti... Oooh çok şükür... Sonra Johannes ve Jani gidip çocuğu parka bıraktılar.
Duvarıma da sıçmış eşşoğlu. Bir elimde kuru bir elimde ıslak bez. Saat sabahın 9u çeyrek geçesi...
Neredeyse duvarın boyasını söktüm, tam çıkmadı meretin boku...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home