Cuma, Aralık 29, 2006

kanto ve kabak tatlısı

Ben de topuklu ayakkabı giyip kanto söylemek istiyorum.
Topuklu ayakkabıların üstünde 15 dakikadan fazla kalabilmek istiyorum.
evet yeni yıl için dileğim budur.

Güzel haber: babam süper kabak tatlısı yapıyor
En güzel haber: 3 haftadır her pazar!
Başarılarının devamını diliyorum babacım.

Perşembe, Aralık 28, 2006

Nellie McKay-Change The World

Çarşamba, Aralık 27, 2006

snoopy

"The world is full of mondays"
demiş snoopy...

:)

Pazartesi, Aralık 25, 2006

Nuket kelebegi

bu o kadar güzel bi kelebek ki...
damla ve virna dikkat! ki yi ayrı yazdım :)
iki f'li afferin bana ...
meraba blog
çok hastayım
boğazım çıkacak
cumartesi günü tv karşısında uyukladım gözümü açabilipte tv seyreemiyordum ya gerçi...
bi ara açabildim
atv de saçma sapan bişiyler vardı... kanal değiştirmek istedim... ama kumanda...
ah o hain kumanda... diğer koltuktaydı iyi mi? kanalın değişmesi için annemlerin eve gelmesini bekledim.
ve televizyonda hiçbişey yoktu.
Uyudum.
hoşçakal blog

Pazar, Aralık 17, 2006

poil de carotte

dün itibariyle turuncu saçlarım var.

Çarşamba, Aralık 13, 2006

Hiçbirşeyi tutkuyla sevemiyorum artık ben
Heveslerim var
Tutkuya dönüşeceklermiş gibi yapıp sonra dönüşmeden
dımdızlak beni ortada bırakıyorlar
Oysa ki ben böyle mi istemiştim?
Ben ne zaman mantıklı oldum?

düt selin düüüüüt...

Pazar, Aralık 10, 2006

Rv Kırmızı Kalem Atölye

Aaa söylemeyi unuttum
Reklamcılar Vakfı'nın Kırmızı Kalem Workshop'ları vardı..
Bizim workshop Yaşar Akbaş'la idi...
Konu ise Mc Donald's Alo Servis.
Alperen Kahraman ve Ahmet İnal'ın işi birinci


Deniz Şahinalp ve benim işim ikinci




Koray Doyran ve Hikmet Tanur'un işi üçüncü oldu...

işte böyle.

Dün

Dün nooldu?
Erasmuslu Christian'ın doğumgünü vardı... orda da bir sürü erasmuslu...
ve ben 4 ay sonra Şahika'da otururken kendimi tekrar Almanya'da zannettim.
Hiç gerçek olmayan (evet sanal) bir mutluluğun içinde... Tanımadığın insanlar hakkında bir sürü şey merak ettiğin yüzeysel ama tatminkar, dertsiz tasasız, bol muhabbetli ama dünya kurtarmamalı, çok kalabalık ama çok kendi başına bir yerde...
yalnızlığını etraftaki insan sayısıyla ölçtüğün bir yerde... yalnız olmadığını sanıp durarak...
ne zaman özlemeden kesileceğimi en az tanımadığım insanların hayatları kadar merak ediyorum...
bu sanal mutluluğun kendimi düşünmek için bu kadar ferah bir zaman yaratması da beni hala çok şaşırtıyor...

bir de diyecektim ki bu kış hiç gelmeyecek sanıp mutlu olmaya başlamıştım...
"sen onu bırakta, asıl..." diye cümleye başlayıp muhabbete limon sıkanları (ki aslında ben bir limon aşığıyım- bu cümle de değil) gebertelim
ve "onları" bırakmayalım... ya niye bırakalım?
onun ki asıl da bizim ki değil mi?

dağlın laaaan...

Pazartesi, Aralık 04, 2006

nur yenge

Bana kızmak gelmiyor artık içimden
çünkü çok sıkıldım
ziller kaçardı kulaklarıma
sağırdım üzüldüm.
şişman değilim herşeye rağmen
beni sevdim
beni çok sevdim
kaçı çektim
denedim derdimi
yolmadı dolmadı solmadı bitti.

ben de insanım...


aşkın nur yengi nin soyadı yengi ymiş
ben hep nuryengi zannediyordum
nur yengeeee

Cuma, Aralık 01, 2006

papa bisi tiskoya götür

3 gündür bizim burda yollar kapalıydı,
2 gündür lenslerimi çıkarmamıştım
son 1 buçuk gündür sağ gözüm
evet ah benim o pek sevgili sağ gözüm
yanıyor. yandı.
papa gitti.
yollar açıldı.
yani bence
3 gün içinde
gözümün yanması
geçecek.